18 Şubat 2018 Pazar

KİTAB-I MENTE Kaan ÇAYDAMLI Mete AVUNDUK


Enteresan bir şekilde kitap kapağı fetişim devam ediyor bu kapağın kabartmaları da güzel olmuş april yayınları yapıyor bunu. Hazır April demişken kitap neden buradan çıktı bilmiyorum adamların kendi yayın evleri var. Kaybedenler kulübünün kendi kitlesi var un var yağ var helvayı başkası yapıyor :)

Okuduğum baskı genişletilmiş 14 yeni mente içeriyor 40-50 sayfa kadar fotoğrafları falan hepsi içinde önsözü beğendim güzel olmuş bence doyurucu. Yaşayan bir kitap denmiş her yeni basımda 14 yeni mente geleceğini müjdelemişler ne kadar sürer bu bilmiyorum ya da hala devam ediyor mu?

Eğer benim okuduğum her kitap kütüphanemde olacak gibi saçma bir takıntıya sahip değilseniz (ben de var bu gereksiz takıntı) sayfalardaki çoğu yazı birkaç cümleden oluşuyor  bir kitapçıdayken ayak üstü elinize alsanız fotoğrafların sağlam incelemesiyle bile en fazla 16 dakika sürer okumanız ara ara ziyeret edilen kitapçı olursa bu mekan üstüne çayınız gelir daha ne olsun.  Günümüz şartlarında orta halli bir unutamayan  olsanız çeyrek saat içinde uydurukça bir stalk bile yapamazsınız çeyrek saatlik stalk ile tatmin olabiliyorsan zati unutmuşsundur amk. 

"Size hakikatı sorduklarında onlara deyiniz ki; sadece suyu ıslatamazsınız." 

"Su yön sormaz, pusulası yerdir."

"Bir kötülük, diğer  bir fenalığa mecburen zulmediyorsa buna iyilik denemez."
Işığın savaşçısının elkitabı diye bir kitap vardı bana onu hatırlattı birazcık. Hatırlattı ancak Mente daha kişisel havası veriyor en azından ben öyle hissettim liste fiyatı yüksekçene gelmedi değil bana indirim oluyordur elbet 2014yılında basılmış.

10 Şubat 2018 Cumartesi

Hüseyin Rahmi Gürpınar Melek Sanmıştım Şeytanı

Hüseyin Rahmi GÜRPINAR (1864-1944) gazetelerde çalışmış, 2 dönem milletvekilliğinin yanı sıra gazete çıkarmış başta romanları olmakla beraber zilyon tane eser vermiş kendisiyle ilgili en çok ilgimi çeken ise hayatının son 30 yılını heybeli ada'da geçirmiş olması şahsen uzun güzel ve keyifli bir emeklilik planı olduğunu düşünüyorum.

Melek Sanmıştım Şeytanı, (1943) 80 sayfa 5 öyküden oluşuyor  Misafir isimli öyküsündeki durumu yaşamamış birinin olması mümkün değil gülümsetiyor ve yapmacık kibarlıklarımız fesatlıklarımız 3 kişi bir araya gelince hemen totoşluk ve gıybet etmeye meyil ettiğimizi hatta hakkımız olduğunu düşünmemizin doğal olduğunu ve bu kafayla gidersek daha bizi çok düzeltenin olacağını ortaya koyuyor.

Melek sanmıştım şeytanı, Gürpınar'ın diğer öykülerinde olduğu gibi kadın erkek ilişkileri üzerine yazılmış yazıldığı dönem ile günümüz arasında hayal bile edilemeyecek teknolojik gelişme kaydetmemize rağmen özellikle memleketimdeki beşeri ilişkilerde yaşananlar ve tepkiler sanki hiç değişmemiş hatta avuntular bile aynı kalmış çok iyi bir gözlemciymiş Gürpınar buna şüphe yok şu an başka kitaplarını da okuyorum okuduğum öyküler neredeyse hep aynı tema üstüne kurulmuş ancak karakterler kurmaca olsa dahi hikayelerin gerçekten olduğunu biliyor hissetmek çok farklı sanki geçen akşam yan komşunun dairesinden gelen tartışma seslerini biri kağıda dökmüş ya da sadece simasını tanıdığınız biri ile meyhanede karşılaştığınızda  3. biradan sonra yaptığınız dedikodunun zabıt kayıtlarını okuyorsunuz çok gerçek geldi ve daha önce söylemiştim karbon kitapların bu su yeşili rengini iç kapaklarda kullanmasını çok beğeniyorum belki bu renk yüzünden daha yoğun hissediyorum bu serinin kitaplarını okurken :)