23 Ocak 2018 Salı

Emile ZOLA SUÇLUYORUM

Tahsin YÜCEL çevirisi can yayınlarından, önsözü fotoğrafları kapağı mapağı hepi topu 40 sayfa sadece kırk sayfa bütün gün! sürüyor okumak. Sindirmesi tüm hafta. Suçluyorum,  ameyzing :) bir direniş, hareket, tavır koyuş başkaları için farklı kelimelerle anlamlarla ifade edilmesi sıradandan öte gitmeyecek bir bütün. 



Hangisi ağır basıyor romancılık  ya da gazetecilik meziyetleri tartışanlar olabilir ben ise telifi olmayan bu kitabın neden farklı yayın evleri tarafından basılmadığını hunharca çoğalıp herkesin bir şekilde okumasına imkan sağlanmadığını merak ediyorum ve bunun için hepsini suçluyorum! tiksinç oldu kabul :P

Kitaptan alıntı yapmak mümkün değil fotoğraflar dahil tüm kırk sayfayı tırnak işareti arasına almak gerek aksi yeterli olmayacaktır. Hani bir söz vardır gerçekler geçte olsa ortaya çıkarlar diye peki adalet hep yerini bulur mu? Şüphesiz evet diyenler olacaktır adalet geçte olsa gelir ancak bu adaleti arayan olduğu sürece mümkün. Zola reyiz bunu bize bugünkü sözde gazetecilerin içine düşeceği gelecek ay maaş bordrosu alamama korkularına yenik düşme ihtimallerini görerek  (etik,insan olma duygusu,insanların haber alma özgürlüğü) kısaca gazetecilik dersi vermiştir. Bunu yaparken rahmetli babası hayatta olsaydı bile beton yetmedi sorunsalı durumunda çaresiz kalması riskine girerek yapmıştır yabana atmayın :)

Sayfalar ilerledikçe sürekli artan bir kızgınlığa yenik düştüğümü itiraf etmeliyim. Son dönem basının tavrı olaylara yaklaşımı benim ise bunlara karşı sakinleşmek adına kendime uyguladığım celtic müzik terapisi de artık yetmemeye başladığı için kızgınlığım had safhaya çıktı. Hazır yeri gelmiş iken kendine gazateci diyen o topluluğa bir kez daha saygılarımı sunuyorum....

Kitapta sadece yazarak değil yazmaktan vazgeçmediği için bir insanın hayatının nasıl kurtarıldığına şahit olacaksınız. Bu şahitliğiniz sırasında bir iki ufak dokunuşa vicdanlı az da olsa korkmayan işini hakkıyla yapması gereken doğru insanlara her vakit ihtiyaç olduğunu bir kez daha hatırlayacaksınız. Klişedir emme kocaman çarklar ufacık dişliler çalışmadan dönmüyor dostlar. 

Okuyun okutun hediye olarak verin verdirin bildiğiniz ders kitabı muamelesi yapmaktan çekinmeyin. Yoksa 100+ yıl sonra bile hala avangart kalmış olması bir yüzyıl daha geçse durumunu değiştirmeyecektir bu yarımada için :(





15 Ocak 2018 Pazartesi

TARIK TUFAN Kekeme Çocuklar Korosu


Yine bir hediyeydi amma çok hediye alıyorum la :) uzun süre sırada bekledi keşke sonsuza kadar o sırada kalsaydı hatta kaybolsaydı ya da eve gelip yok şu kitap yok bu kitap olsun diye takla atıp aldığını geri getirmeyen dostlarım asıl sizlere kızgınım nan bunu isteyip geri getirmemek üzere alsaydınız ne olurdu. 130+ sayfa kitap bir aydan uzun sürdü okuyabilmem tükendim resmen okurken. Yazar hakkında hiç bir bilgim yok daha önce ismini duymamıştım fakat bu kitabı bir süre çok satanlar listesinde gördüğümü hatırlıyorum.

Kitap beni hiç bir bölümünde yakalamadı birkaç sayfa yok değil ilgi çekici, iki üç cümleyi ayrıca beğendiğim oldu. Fakat kitapta yazanlar deneme mi, düz yazı ? anlamadım her başlıkta anlatılan birbirinden ayrı bütünlük yok her başlık kendi başına olsun bu da mantıklı. Sürekli slogan atılıyor gibi hissediyorsunuz tamam direnişi seviyoruz eyvallah ama bildiğimiz direniş yok :) sürekli neden, niye diye sarmal halinde geliyorlar. Böyle yazılmamış ama bu hissiyatı veriyor. Okurken (kendimi okumaya zorladığım çoğu seferde) sürekli başkaları hatalı hep ama hep onların suçu ben masumdum onlar yaptı ben ise sonuçlarına katlandım göğüs gerdim ve  her fırsatta birilerinin yüzüne vurmalıyım modu hemen hemen hepimiz ergenlik döneminde biten ilişkilerden sonra yapmışızdır bunu ya da sadece ben :-)  Reklam mesajları gibi bilemedin kamu spotu tadından bir lokma ileride değil verdiği hissiyat.

En son bu derece olmasa bile okumakta zorlandığım ve beğenmediğim kitap (ki beğenenleri hala anlamış değilim) Çavdar Tarlasında Çocuklar olmuştu o kitabı beğenen tavsiye eden çoktur tıpkı sayın Tufan'ın Kekeme Çocuklar Korosu kitabı gibi bilmiyorum belki ben yeterince derin değilimdir, kaldı ki yazdıklarım kitap eleştirisi değil ben de uyandırdığı hissiyat.

NABİZADE NAZIM KARABİBİK


Her yerde köy yaşamını anlatan ilk öykü (bazı yerler roman der) olması tanzimat sonrası diye ballandıra ballandıra anlatılır bildiğin arka kapak yazısı tadında hemide hiç utanmadan sıkılmadan. Evet bir ilktir haklılar :) 40 lar ve 50 lerde hunharca yapılan köy araştırmaları, Behice BORAN ve daha nice sosyolog abla ve abimiz haksızlığa uğruyor diye düşünmekten alamıyorum kendimi :( O araştırmalarda o dönemde ilktiler değerliydiler emme bilemedik kıymetini topluca hepimize bi kaynasınlar.

Karbon kitaplardan çıkan baskısını okumak nasip oldu bana 40+ sayfa ön ve arka kapak içine uçuk bir yeşil kondurmuşlar çok hoş. Gariptir bir ferahlık hissi verdi bana. Birkaç tane daha kitap okudum bu yayından onlarda da bu ferahlık veren yeşili aynı şekilde kullanmışlar beğendik efem.

Öykü güzel hatta şaşırtıcı derecede kolay anlaşılır 100 yılı aşkın bir süre önce yazılmış olduğuna inanamıyor insan. Bazı kısımlarda öykünün geçtiği yöreye ait ağız kullanılmakta hap gibi yutuyorsunuz anlamadığınız hiç bir bölüm yok bu başarı sadeleştirme işini üstlenen arkadaşa ait şüphesiz (alkış emojisi alacağın olsun benden)

Eskide olsa hikaye bildik tanıdık bugün yaşananından, bunu okuyunca nan yoksa başka bir Kibar Feyzo mu diye düşünmeyin benzer yanları var mantıklı geliyor bu benzerlik mantıksız gelen kısım ise bizler nasıl boş beleş işlerle uğraşıyoruz böyle ki 100+ yıl önce yazılmış KARABİBİK ten ders alamadık utanmadık 40 yıl önce Kibar Feyzo ile güldük bugün ise Kanada, Meksika, Hindistan bakliyatları ile geleneksel Türk mutfağımızı yaşatıyoruz. ...................................................................................................................................................................... boşluk sizin istediğiniz gibi doldurun.

1 Ocak 2018 Pazartesi

Halil Cibran Rüzgar Gülü


Rüzgar Gülü kısa şiirlerden ve bolca minik denemeden oluşan bir kitap. Ben Maviçatı yayınlarından okudum.   120 sayfa civarı şahsen  en çok 40 sayfa kadar süren hayatı ve eserleri bölümünü beğendim. Hele fotoğraflar cuk diye oturmuş bazen bu hayatı bölümleri sıkıcı olabiliyor. Ancak kısmen başarısız aşksal ilişkilerin anlatılış biçimi ölçülü hiçte sabahları yayınlanan magazin havası vermiyor. Başka yayınlarda önceden okuduğum kitaplarında böyle bir bölüme rastlamadım. Ayrıca ön ve arka kapak kabartmaları güzel olmuş bu aralar birçok yayın evi bunu kullanıyor hepsi güzel oluyor bence.

Alıntı yapılabilecek zilyon tane bölüm var fakat özenle seçilmiş hissi vermemesi ve bir bütün olarak okunduğunda yaratacağı aşırı gözbebeği büyümesinden kimsenin mahrum kalmasını istemediğimden hiç bulaşmayacağım alıntı işine :)  kimi sohbet ve önerilerde Niççe okumadan önce H. Cibran okumalısın gibi şeyler duymamak pek mümkün değildir  buna katılmamakla birlikte bu tavsiyenin şu şekilde verilmesi taraftarıyım ilk fırsat bulduğun zaman H. Cibran okumalısın.

Kitabı okudukça tazeleniyor insan  gülümsüyor ve tehlikeli olan kısmı sizi düşünmeye teşvik edebilir mevcut hayatınızdan keyif alıyorsanız uzak durun aksi halde düşünmekten kaçamayabilirsiniz. "Uçamaman çok yazık"