10 Ağustos 2018 Cuma

Vaktim oldukça steemite ekleme yapmaya çalışacağım çok daha iyi bir platform olduğunu düşünmekteyim en azından şimdilik eğer uğramak istersen :))   https://steemit.com/@birgariposman

14 Haziran 2018 Perşembe

Dokuz Öykü J.D.Salinger



Hofffff. Çavdar tarlasında çocuklar ile okuduğum ikinci kitabı abimizin ne diyem bilmiyorum ilk kitabını okumak tam olarak bir zulüm olmuştu bana hiç beğenmedim kısa bir zamanı anlatmasına rağmen çok kopuktu bence çevremde ve net yorumlarında çok olumlu düşünceler vardı kitap için bir şans daha verip Dokuz Öykü kitabını aldım yine YKY'dan çıkan bir kitap.


İlk kitabın olumsuz havası dağılsın diye yaklaşık 1 yıl sonra okumaya başladığım isminden de anlaşılacağı gibi 9 adet öyküden oluşan fıstık yeşili kapaklı kitabı bitirmem 5 (beş) ay sürdü abi bu kadar rezil bişi olabilir deseler inanamazdım ızdıraptı tek kelimeyle (eski sevgili bile yanında sevimli kalır kitabın) elbet katılmayanlar olacaktır hatta fanatikçe savunanlarda.

Okumayın diyemem belki içinde sizi yakalayan öyküler çıkar her şey mümkün hayatta günün mesajını da verdik arada :) En fazla 5 ayınızı heba edersiziniz :D

3 Haziran 2018 Pazar

KAFKA AFORİZMALAR


2 lira olm bu kitap bildiğin iki liraya alındı  mavi çatı yayınları ucuz yollu kitap yapmakta ağır klasikleri buradan alıp okumanız konusunda bişi diyemem emme her yerde 10 liraya satılan aforizmaları alıp okuyun çoğu sayfa bir ya da iki cümleden oluşmakta zaten.

Ayrıca kitabın ön kapağındaki kabartmalar güzel arka kapak ise siyah zemin ve yine kafka abimizin karikatür tadındaki kabartması muhteşem sadece kitap bitince bir sayfa daha olsaydı daha şık olurdu sanırım.

Kafka'nın aforizmaları da diğer abilerimizin yazdıkları gibi birçoğu anlaşılamamakla beraber özlü bizli sözmüş havası vermekte elbet içlerinde sizi yakalayanlar var kimileri ise size teğet geçerken kimilerinin hipotenüsü gibi hayatlarında çatı vazifesi yapabilir yaşanmışlıklar esas bu noktada.


Yazıldıkları dönemin yeraltı edebiyatı olan bu küçük cümle toplulukları bazen hayatımıza ışık tutabilir hatta daha iyisi bazen pusula bile olabilirler.


Son sayfalarda 1920 günlüğünden aforizmalar diye bir kısım var. Sanki üstünde fazla düşünülmemiş aceleye gelmiş tadı veren denemeler gibi olmuşlar ilginç bir tecrübeydi kısacası alın olm kaçırmayın 2 lira bu kitap kabartmalar çok iyi ayrıca kitabın girişinde gereksiz detayları bile barındıran Kafka'nın kısa yaşam hikayesi ve seçimleri gibi doyurucu bir bölüm var.

30 Mayıs 2018 Çarşamba




Bu şiirler üstüne ahkam kesecek kadar kendimi kaybetmedim umarım asla o hale gelmeden göçüp giderim bu boyuttan.

Dolu dolu pişmanlıklar var neredeyse her sayfasında en azından benim için öyle ve bu sebeple bitirmem uzun sürdü vakti zamanında esas kız diye seslenmekten hunharca tatmin olduğum, kıvırcık hediye etmişti tahmin ettiğiniz gibi ilk sayfada çok tatlı bir not ile :) bu da yetmezmiş gibi bazı sayfaların arasına kurumuş çiçekler koyup sevdiği mısraların altını çizmiş hooffffff.


Pişmanlıklarla yüzleşmemek için ara ara elinize alıp birkaç şiirini okuyun üstadın çünkü zamanla sizi engellemiş olan gururunuz farklı biçimler haline gelip bazı bazı böğrünüze bazı bazı götünüze giriyor. Heee yok ben illa hasretlik çekecem ister dötüme girsin gurur ister rakı mezesi olsun diyorsanız Turgut abiyi okuyun Hikmet Ran sayfalarında kalın  Süreya üstad üzer "hayat kısa, kuşlar uçuyor"

Kıvırcık ne dadlı şeydin lan sen...

23 Nisan 2018 Pazartesi

Sabahattin Ali ÜÇ ÖYKÜ


İçi dolu turşucuk kıvamında kısacık bir kitap. Bugüne kadar Sabahattin Ali okumadıysanız başlamak için ya da birilerine tam hediye etmelik bir kitap. 

Resimleri de var içinde daha ne olsun :)  resimleyen arkadaş çok iyi iş çıkartmış bir sergide görebileceğiniz kalitede her biri. Elbet çocuklar için o yıhaaaa diyecekler olacaktır küçük kara balık içinde çocuk kitabı diyenler var böylelerinin ağzına pilates topu sokacaksın büyük boy olanından.

Sırça Köşk en hoşuma gideni oldu öykülerin cuk diye oturmuş geçmişe bugüne ve daha yaşanmamış ve muhtemelen görsek bile değiştiremeyeceğimiz geleceğe ışık tutuyor.

Kitap Arabalar beş kuruşa ile başlıyor okudukça  ulan aslında konu çok güzel yakalanmış istese kanatarak sürekli aynı yerden vurarak neden can acıtmamış diyorsunuz acısı biraz eksikmiş gibi demekten alamıyor insan kendini(aslında bilerek yapmamış)  sonra Ayran isimli öykü yavaşça okunuyor ilk resimlerin ardından yeni bir sayfa ve haaa al işte böbreği dalağı sökecek cinsten acı saf katıksız hatta anlamsız bir kabulleniş şeklinde her birimizin hayatında olduğu gibi. Hele kabullenince karşılık olarak görülen o nankörlük nasıl da sokulmuş insanın gözüne şu  çoğu zaman gamsız maskemin altında nadiren yaptığım fedakarlıklar ve neticesinde muhatap olmak zorunda kaldığım nankörlükten kopya çekilmiş gibiydi çaresiz bıraktı beni S. Ali, keşke okuduğum daha fazla kitapta buna benzer duygular yaşasam.


17 Nisan 2018 Salı

Jose Mauro De Vasconcelos Yaban Muzu


Zeze'nin hikayesini daha önce okuduysanız ister istemez bir kıyas yapacaksınız dileğim olmaması yönünde. Zeze farklı bir yerde :) 

Yazarın ilk kitabıdır büyük başarı yakalamıştır bla blası ile  daha önce  karşılaşmış olmanızın ihtmali yüksektir. Kendi adıma şunu söyleyebilirim zeze ile tanışmış olduğumdan dolayı kıyaslama işini neredeyse kitap bitene kadar sürdürdüm.(ki çok gereksizdi) İlk 4-5 bölüm içindeki (Ç.N.) başlarda bunaltıcı olabiliyor bazı olayları tanımlamak için portekizce kelimeler kullanması yapılan işin jargonu gerçekten hımmmm! tadında can sıkıcı en azından benim için öyleydi daha önce bilgim ve fikrim olmayan bir konu işlemekte kitap. Kelimelere alışınca daha hızlı akıyor konu.

Çok temiz acı var içinde en sevdiklerimden :) Neredeyse kitaptaki her karakterin davranışları seçimleri hatta alakaları olmadan başkalarının seçimlerinin sonrasında katlanmak zorunda oldukları sonuçlara karşı verdikleri tepkiler bile insanı hiç şaşırtmıyor. Kin var bir kere içinde sözde hepimizin gündelik hayatında nefret ettiği kin! Ancak bırakın kızmayı yüreğinizin yağları eriyerek hak verdiğiniz desteklediğiniz eylemler oluyor bu kin gütme durumu.

Gurur da var kitapta hemde ne gurur en adisinden inadından hatanı kabul etmeyip boka battığın tarzda gurur hani kevgire dönmüşsündür emme hala kuyruğu dik tutacağım yavşaklığında ve gereksizliğinde olanından. İşin özü Jose abimiz kendimize itiraf edemediğimiz dile getirmediğimizde yaşanmamış sayıldığına inandığımız tüm adiliğimizi yalancılığımızı fırsatçılığımızı ve ne renk olursa olsun göstermiyor olması kirlenmiyor demek değildir diye böbreğini dalağını söküyör insanın. Sonunda ise yüzleşmek ağır gelir sanıyorsunuz fakat olmamış gibi davranmak yapmamış söylememiş gibi her şey yolundaymış gibi gibi gibi devam etmenize sağlam bir sebebiniz oluyor.

Kabul edelim iyi insanlar değiliz samimiyetsiziz ve elimize fırsat geçerse bildiğiniz götüz arkadaş her birimiz. Acı ne kadar gerçekse vicdanı o kadar serin kalıyor insanın dedirtiyor kitap :)

14 Nisan 2018 Cumartesi

Jack London ŞAMPİYON

Memlekette oda yayınlarının bastığı bir jack london kitabı okumamış olma ihtimaliniz neredeyse yok gibidir. 15 yaşındayken ilk okuduğum kitap vahşetin çağrısıydı çok etkilemişti beni hızlıca diğer tüm kitaplarını okumuştum ( o sefalet ve direnişin aktarımı insanı sosyalist eder sonrası size kalmış ) çoğu oda yayınlarındandı. 


O bilindik beyaz zemin üstüne sulu boya tadında bir resim ve kırmızı kitap ismi hiç bozmadılar kendilerini :) Şampiyon geçenlerde dikkatimi çekti tekrar okudum ilk okumama göre bir tık daha az etkilendim diyebilirim. Belki tüm kitaplarını okumuş olmanın verdiği şımarıklıktandır. Hangi kitap martin edenle yarışabilir ki ya da ateş yakmak hikayesi kadar katıksız acıma içerir. 

Diğer kitaplarında genelde esas oğlan başarı hikayesine sahip olur en dipten hatırı sayılır bir noktaya gelir. Şampiyonda da ucundan benzer bir işleyiş var fakat tüm olay bu değil. Başkalarını memnun etmek adına çıkılan bir yolculuk ve bitmesini her şeyden çok istediğini hissettiriyor en kısa yoldan sizlere ders vereceğim havaları biraz rahatsız etmedi değil. 


İlk görüşte aşk var içinde betimlenmesi çok hoş ancak aşkı hissetmek mümkün değil tam olarak. Fedakarlık ve vazgeçiş var acı tam değil. Dürüst olduğuna okurken inanıyorsun herkes kirlenecek diye bir şey yok fakat her şey beyaz olsaydı bahar bu kadar çekici gelir miydi?

Toprağı bol olsun jack abinin yaşarken yaptıkları ve kitaplarına büyük saygı duymaktayım eğer ilk kez okuyacaksanız başka kitaplarından başlamanızı öneririm modern klasikler serisi güzel seçki yapmış ademden önce ve cinayet şirketini de ekleseler tadından yenmez :)

10 Nisan 2018 Salı

Tuna Kiremitçi DUALAR KALICIDIR

Bloğu arada girip okuyan eden varmı bilmiyorum eğer yolu düşüp yeni bir şey göremeyince söven var ise hele hele kusura bakma dememi bekliyorsa hadi len diyerek en az senin kadar sövme yetisine sahibim :)

Dualar Kalıcıdır tıpkı diğer tüm Kiremitçi kitapları gibi kolay okunmakta. Güzel bir çıkış noktası var daha ilk sayfalarda yakalıyor kişiyi. Kısa süre önce italyanca çevirisi çıktı gereksiz bir bilgi olabilir kimileri için. 


Yine eski kitapları gibi baskısı yok malesef  arada gittiğim bir sahaf 2-3 kitabını buldu küçüğe bir dondurma hala aranmaktadır duyan eden yeşillendiriversin. Güncel günlük hayatta yazıyor olması hoşuma gidiyor şebnem ferah geçiyor olm kitapta daha ne olsun . 
 
Hiç kafa kafaya tanışmamış olsakta kendisini kumdan kalelerden beri ayrı bir severiz ailecek ucuz bira peşinde koşup rak barcılık oynadığımız dönemlerden torpili kredisi vardır hesabında. Metin abiyi sevdik tanıdık bildik sayelerinde tekrar teşekkürler.
 
"Bazen de bizim gibi talihli oluyor bu yalnızlar ve rastlaşıp birbirlerini teselli edebiliyorlar" 
 
Kitapta itiraf,  günah çıkarma bana göre affedilme isteği gibi gerçek hissettiren öğeler var kendi adıma yazım şeklini seviyorum tuna kiremitçinin bunun yanında kitaplarda daha fazla sevdiğim bir şey varsa o da şüphe duyulmayan acı hissi o da vardı.
 





Bir yerlerde okumuştum bundan böyle yazmayacağım diye umarım teomanın müziği bırakması gibi bir karar olur :) kitabı uzun uzun anlatmaya gerek yok eğer civarda bir sahaf varsa temin edebilir elinize alır ve birkaç saat sonra kendi fikrinize sahip olabilirsiniz. Hem sahafa gitmek için bir bahaneniz olur en son ne zaman bir sahafa gittiniz?


11 Mart 2018 Pazar

Hüseyin Rahmi Gürpınar GÖNÜL TİCARETİ


He he yine o ferahlık veren uçuk yeşille bezeli iç kapağa sahip kitaplardan biri. Gürpınar bilindik tarzıyla yazmış Gönül Ticareti'ni ve diğerlerini toplam 11 görece kısa hikayeden oluşmakta kitap. 

Hikayeler ayrı ayrı çok iyiler. Şaşırtıcı olansa insan kendini, hepsi başka karakterleri, çevreyi ve yine bu farklı çevreden olan insanların kendi içlerindeki garip şekilde normal karşıladığımız ilişkilerini anlatsa bile  her bir hikaye içinde, sonunda, ortasında hatta yazılı olmasa bile bittikten sonra bardağın dibinde soğumuş kahveden bir yudum daha aldığın o kısa anda hep aynı düşünceyle yüzleşiyor bulması.

Adam yazmış işte cehaletimiz baki. Hoş bizler de bu dünyada baki değiliz buradan yola çıkarsak zamanı gelince cehaletimizi yanımızda götürdüğümüz düşünebilir. Demek ki yeteri kadar zamanı gelen olmamış :(

Kadınların saçma kuruntularını (ancak bunların oluşmasına gerçek hayatta sebepler zilyon tanedir) nasıl beslediklerini içlerinde o çiçeği büyüttüklerini hatta nasıl nasıl hangi şartlar altında hasat ettiklerini uygun bir şekilde kıvırıp elimize vermiş yazar kişisi.

Erkek(lik) illetine karşı bu coğrafyanın her dönem çaresiz kaldığını altına basa basa üstünü çizerek anlatmış. Hatta yetmemiş bacak arasında bulacağın şey sözde namus! değil senin yere göğe sığdıramadığın bamyan demiş. Sadece konuşurken değil düşünürken de güneye değil kuzeye bakmalısın diye eklemiş emme anlayan kim. 
 
Utandıracak tespitler yaşanmışlıklar var kolay değil elbet bir kitap okuyarak kendine ders çıkarmak ancak hangi konulara çalışıp ders almamız gerektiğine dair faydalı beni etkileyen bir eser ayrıca uçuk yeşili var insana huzur veriyor:)

8 Mart 2018 Perşembe

Cem Şancı Ayastefanos Yalnızı

Cem Şancı dedikten sonra zilyon tane kelam edilebilir bence. Bu cümleden sonra sakın gogıllayıp neymiş öğrenirim moduna girmeyin silindi kayboldu sanal alemden tiwıkır hariç nasıl yaptı bilmiyorum emme yaptı işte gerçi sevdiğim tek yeşil olan toru açıp denemedim aramayı o vakit elbet bir kaç kırıntı bulunabilir adfsaag yine de şansını denemek isteyenlere isminin ardına 21 santim eklemelerini tavsiye ederim :) Çünküm bulabileceğiniz tek yazı o olabilir kitaplarını bulmak namümkün karakozak operasyonu hariç onu da ben okumadım. Anti feminist acılarım olduğunu bana öğreten ve yine boş zamanlarında kırmızı pelerin giydiğini düşündüğüm Cem abimiz ile tanışmam doğa üstü sevgi altı isimli kitabı ile olmuştu o dönemde askerdim milenyum yeni geçmişti hem askerim hem bir kitap okurken gülebiliyorum diğerlerinin dikkatinden kaçmadı içine sıçıldı kitabın 50 kişi okuduktan sonra sevimli kütüphanecimizden diğer kitaplarını da istedik sağ olsun hepsini getirmişti. Kızlar aşık olmaz, eyvah yine kızlar kazandı vs. 

Hayat silgisi ve karakozak hariç tüm kitaplarını okudum bir zaman gelir tanış olursam istemsizce önünde saygı ile eğilip buyur kaptan pozisyon aldım bekliyorum demezsem ne olayım. 



Geçenlerde koltuğun bazasından çıktı tekrar okudum bu vesileyle öncelikle diğer kitaplarından çok farklı Ayastefanos Yalnızı'nın daha sakin bir yapısı var ve kimilerinin uçlardaki nefretine neden olan söylemlerinden hiç iz yok yazarın ara ara pelerin kuru temizlemedeydi herhalde yazarken diyorsunuz. Diğer kitaplarında işte bu büyüksün baba kürekle ağızlarına vurmaya devam et, hissiyatını bu kitapta bazen olayların nereye varacağını tahmin ettiğinizi düşündüren o sıkıcı anların arasında tabi lan ben de öyle yapardım delikanlıyım olm ben deyip ardından nan mallaşma amk çocuğu hazır fırsat var kopar kafasını bunu bunu yaptın şunları yaşadım tek suçlusu sensin diyerekten canını acıtman gerek nasıl canın yandıysa öyle karşılık vermelisin diyerekten gaza getirdiği yerler vardır ki kendi adıma ben benzer noktaya gelmiş olan ilişkilerimde mallaşmayıp canını yakmışım hep eski ortaklarımın sanırım hala aynısını yaparım asdfafds insanım lan ben :)





Şahsi tavsiyem diğer kitaplarından okunmaya başlanması gereken bir yazar doğa üstü sevgi altı, son derece kızsal sorunlar makyaj, alışveriş ve ilk öpücük kitap isimleri bile ilgi çekmek için yeterli  gibi yeni basım bulmak imkansız tekrar basılır mı bilmşiyorum nadir kitapta bazı kitapları var belki üşenmeyip işçilik yapıp okursunuz.

18 Şubat 2018 Pazar

KİTAB-I MENTE Kaan ÇAYDAMLI Mete AVUNDUK


Enteresan bir şekilde kitap kapağı fetişim devam ediyor bu kapağın kabartmaları da güzel olmuş april yayınları yapıyor bunu. Hazır April demişken kitap neden buradan çıktı bilmiyorum adamların kendi yayın evleri var. Kaybedenler kulübünün kendi kitlesi var un var yağ var helvayı başkası yapıyor :)

Okuduğum baskı genişletilmiş 14 yeni mente içeriyor 40-50 sayfa kadar fotoğrafları falan hepsi içinde önsözü beğendim güzel olmuş bence doyurucu. Yaşayan bir kitap denmiş her yeni basımda 14 yeni mente geleceğini müjdelemişler ne kadar sürer bu bilmiyorum ya da hala devam ediyor mu?

Eğer benim okuduğum her kitap kütüphanemde olacak gibi saçma bir takıntıya sahip değilseniz (ben de var bu gereksiz takıntı) sayfalardaki çoğu yazı birkaç cümleden oluşuyor  bir kitapçıdayken ayak üstü elinize alsanız fotoğrafların sağlam incelemesiyle bile en fazla 16 dakika sürer okumanız ara ara ziyeret edilen kitapçı olursa bu mekan üstüne çayınız gelir daha ne olsun.  Günümüz şartlarında orta halli bir unutamayan  olsanız çeyrek saat içinde uydurukça bir stalk bile yapamazsınız çeyrek saatlik stalk ile tatmin olabiliyorsan zati unutmuşsundur amk. 

"Size hakikatı sorduklarında onlara deyiniz ki; sadece suyu ıslatamazsınız." 

"Su yön sormaz, pusulası yerdir."

"Bir kötülük, diğer  bir fenalığa mecburen zulmediyorsa buna iyilik denemez."
Işığın savaşçısının elkitabı diye bir kitap vardı bana onu hatırlattı birazcık. Hatırlattı ancak Mente daha kişisel havası veriyor en azından ben öyle hissettim liste fiyatı yüksekçene gelmedi değil bana indirim oluyordur elbet 2014yılında basılmış.

10 Şubat 2018 Cumartesi

Hüseyin Rahmi Gürpınar Melek Sanmıştım Şeytanı

Hüseyin Rahmi GÜRPINAR (1864-1944) gazetelerde çalışmış, 2 dönem milletvekilliğinin yanı sıra gazete çıkarmış başta romanları olmakla beraber zilyon tane eser vermiş kendisiyle ilgili en çok ilgimi çeken ise hayatının son 30 yılını heybeli ada'da geçirmiş olması şahsen uzun güzel ve keyifli bir emeklilik planı olduğunu düşünüyorum.

Melek Sanmıştım Şeytanı, (1943) 80 sayfa 5 öyküden oluşuyor  Misafir isimli öyküsündeki durumu yaşamamış birinin olması mümkün değil gülümsetiyor ve yapmacık kibarlıklarımız fesatlıklarımız 3 kişi bir araya gelince hemen totoşluk ve gıybet etmeye meyil ettiğimizi hatta hakkımız olduğunu düşünmemizin doğal olduğunu ve bu kafayla gidersek daha bizi çok düzeltenin olacağını ortaya koyuyor.

Melek sanmıştım şeytanı, Gürpınar'ın diğer öykülerinde olduğu gibi kadın erkek ilişkileri üzerine yazılmış yazıldığı dönem ile günümüz arasında hayal bile edilemeyecek teknolojik gelişme kaydetmemize rağmen özellikle memleketimdeki beşeri ilişkilerde yaşananlar ve tepkiler sanki hiç değişmemiş hatta avuntular bile aynı kalmış çok iyi bir gözlemciymiş Gürpınar buna şüphe yok şu an başka kitaplarını da okuyorum okuduğum öyküler neredeyse hep aynı tema üstüne kurulmuş ancak karakterler kurmaca olsa dahi hikayelerin gerçekten olduğunu biliyor hissetmek çok farklı sanki geçen akşam yan komşunun dairesinden gelen tartışma seslerini biri kağıda dökmüş ya da sadece simasını tanıdığınız biri ile meyhanede karşılaştığınızda  3. biradan sonra yaptığınız dedikodunun zabıt kayıtlarını okuyorsunuz çok gerçek geldi ve daha önce söylemiştim karbon kitapların bu su yeşili rengini iç kapaklarda kullanmasını çok beğeniyorum belki bu renk yüzünden daha yoğun hissediyorum bu serinin kitaplarını okurken :)

23 Ocak 2018 Salı

Emile ZOLA SUÇLUYORUM

Tahsin YÜCEL çevirisi can yayınlarından, önsözü fotoğrafları kapağı mapağı hepi topu 40 sayfa sadece kırk sayfa bütün gün! sürüyor okumak. Sindirmesi tüm hafta. Suçluyorum,  ameyzing :) bir direniş, hareket, tavır koyuş başkaları için farklı kelimelerle anlamlarla ifade edilmesi sıradandan öte gitmeyecek bir bütün. 



Hangisi ağır basıyor romancılık  ya da gazetecilik meziyetleri tartışanlar olabilir ben ise telifi olmayan bu kitabın neden farklı yayın evleri tarafından basılmadığını hunharca çoğalıp herkesin bir şekilde okumasına imkan sağlanmadığını merak ediyorum ve bunun için hepsini suçluyorum! tiksinç oldu kabul :P

Kitaptan alıntı yapmak mümkün değil fotoğraflar dahil tüm kırk sayfayı tırnak işareti arasına almak gerek aksi yeterli olmayacaktır. Hani bir söz vardır gerçekler geçte olsa ortaya çıkarlar diye peki adalet hep yerini bulur mu? Şüphesiz evet diyenler olacaktır adalet geçte olsa gelir ancak bu adaleti arayan olduğu sürece mümkün. Zola reyiz bunu bize bugünkü sözde gazetecilerin içine düşeceği gelecek ay maaş bordrosu alamama korkularına yenik düşme ihtimallerini görerek  (etik,insan olma duygusu,insanların haber alma özgürlüğü) kısaca gazetecilik dersi vermiştir. Bunu yaparken rahmetli babası hayatta olsaydı bile beton yetmedi sorunsalı durumunda çaresiz kalması riskine girerek yapmıştır yabana atmayın :)

Sayfalar ilerledikçe sürekli artan bir kızgınlığa yenik düştüğümü itiraf etmeliyim. Son dönem basının tavrı olaylara yaklaşımı benim ise bunlara karşı sakinleşmek adına kendime uyguladığım celtic müzik terapisi de artık yetmemeye başladığı için kızgınlığım had safhaya çıktı. Hazır yeri gelmiş iken kendine gazateci diyen o topluluğa bir kez daha saygılarımı sunuyorum....

Kitapta sadece yazarak değil yazmaktan vazgeçmediği için bir insanın hayatının nasıl kurtarıldığına şahit olacaksınız. Bu şahitliğiniz sırasında bir iki ufak dokunuşa vicdanlı az da olsa korkmayan işini hakkıyla yapması gereken doğru insanlara her vakit ihtiyaç olduğunu bir kez daha hatırlayacaksınız. Klişedir emme kocaman çarklar ufacık dişliler çalışmadan dönmüyor dostlar. 

Okuyun okutun hediye olarak verin verdirin bildiğiniz ders kitabı muamelesi yapmaktan çekinmeyin. Yoksa 100+ yıl sonra bile hala avangart kalmış olması bir yüzyıl daha geçse durumunu değiştirmeyecektir bu yarımada için :(





15 Ocak 2018 Pazartesi

TARIK TUFAN Kekeme Çocuklar Korosu


Yine bir hediyeydi amma çok hediye alıyorum la :) uzun süre sırada bekledi keşke sonsuza kadar o sırada kalsaydı hatta kaybolsaydı ya da eve gelip yok şu kitap yok bu kitap olsun diye takla atıp aldığını geri getirmeyen dostlarım asıl sizlere kızgınım nan bunu isteyip geri getirmemek üzere alsaydınız ne olurdu. 130+ sayfa kitap bir aydan uzun sürdü okuyabilmem tükendim resmen okurken. Yazar hakkında hiç bir bilgim yok daha önce ismini duymamıştım fakat bu kitabı bir süre çok satanlar listesinde gördüğümü hatırlıyorum.

Kitap beni hiç bir bölümünde yakalamadı birkaç sayfa yok değil ilgi çekici, iki üç cümleyi ayrıca beğendiğim oldu. Fakat kitapta yazanlar deneme mi, düz yazı ? anlamadım her başlıkta anlatılan birbirinden ayrı bütünlük yok her başlık kendi başına olsun bu da mantıklı. Sürekli slogan atılıyor gibi hissediyorsunuz tamam direnişi seviyoruz eyvallah ama bildiğimiz direniş yok :) sürekli neden, niye diye sarmal halinde geliyorlar. Böyle yazılmamış ama bu hissiyatı veriyor. Okurken (kendimi okumaya zorladığım çoğu seferde) sürekli başkaları hatalı hep ama hep onların suçu ben masumdum onlar yaptı ben ise sonuçlarına katlandım göğüs gerdim ve  her fırsatta birilerinin yüzüne vurmalıyım modu hemen hemen hepimiz ergenlik döneminde biten ilişkilerden sonra yapmışızdır bunu ya da sadece ben :-)  Reklam mesajları gibi bilemedin kamu spotu tadından bir lokma ileride değil verdiği hissiyat.

En son bu derece olmasa bile okumakta zorlandığım ve beğenmediğim kitap (ki beğenenleri hala anlamış değilim) Çavdar Tarlasında Çocuklar olmuştu o kitabı beğenen tavsiye eden çoktur tıpkı sayın Tufan'ın Kekeme Çocuklar Korosu kitabı gibi bilmiyorum belki ben yeterince derin değilimdir, kaldı ki yazdıklarım kitap eleştirisi değil ben de uyandırdığı hissiyat.

NABİZADE NAZIM KARABİBİK


Her yerde köy yaşamını anlatan ilk öykü (bazı yerler roman der) olması tanzimat sonrası diye ballandıra ballandıra anlatılır bildiğin arka kapak yazısı tadında hemide hiç utanmadan sıkılmadan. Evet bir ilktir haklılar :) 40 lar ve 50 lerde hunharca yapılan köy araştırmaları, Behice BORAN ve daha nice sosyolog abla ve abimiz haksızlığa uğruyor diye düşünmekten alamıyorum kendimi :( O araştırmalarda o dönemde ilktiler değerliydiler emme bilemedik kıymetini topluca hepimize bi kaynasınlar.

Karbon kitaplardan çıkan baskısını okumak nasip oldu bana 40+ sayfa ön ve arka kapak içine uçuk bir yeşil kondurmuşlar çok hoş. Gariptir bir ferahlık hissi verdi bana. Birkaç tane daha kitap okudum bu yayından onlarda da bu ferahlık veren yeşili aynı şekilde kullanmışlar beğendik efem.

Öykü güzel hatta şaşırtıcı derecede kolay anlaşılır 100 yılı aşkın bir süre önce yazılmış olduğuna inanamıyor insan. Bazı kısımlarda öykünün geçtiği yöreye ait ağız kullanılmakta hap gibi yutuyorsunuz anlamadığınız hiç bir bölüm yok bu başarı sadeleştirme işini üstlenen arkadaşa ait şüphesiz (alkış emojisi alacağın olsun benden)

Eskide olsa hikaye bildik tanıdık bugün yaşananından, bunu okuyunca nan yoksa başka bir Kibar Feyzo mu diye düşünmeyin benzer yanları var mantıklı geliyor bu benzerlik mantıksız gelen kısım ise bizler nasıl boş beleş işlerle uğraşıyoruz böyle ki 100+ yıl önce yazılmış KARABİBİK ten ders alamadık utanmadık 40 yıl önce Kibar Feyzo ile güldük bugün ise Kanada, Meksika, Hindistan bakliyatları ile geleneksel Türk mutfağımızı yaşatıyoruz. ...................................................................................................................................................................... boşluk sizin istediğiniz gibi doldurun.

1 Ocak 2018 Pazartesi

Halil Cibran Rüzgar Gülü


Rüzgar Gülü kısa şiirlerden ve bolca minik denemeden oluşan bir kitap. Ben Maviçatı yayınlarından okudum.   120 sayfa civarı şahsen  en çok 40 sayfa kadar süren hayatı ve eserleri bölümünü beğendim. Hele fotoğraflar cuk diye oturmuş bazen bu hayatı bölümleri sıkıcı olabiliyor. Ancak kısmen başarısız aşksal ilişkilerin anlatılış biçimi ölçülü hiçte sabahları yayınlanan magazin havası vermiyor. Başka yayınlarda önceden okuduğum kitaplarında böyle bir bölüme rastlamadım. Ayrıca ön ve arka kapak kabartmaları güzel olmuş bu aralar birçok yayın evi bunu kullanıyor hepsi güzel oluyor bence.

Alıntı yapılabilecek zilyon tane bölüm var fakat özenle seçilmiş hissi vermemesi ve bir bütün olarak okunduğunda yaratacağı aşırı gözbebeği büyümesinden kimsenin mahrum kalmasını istemediğimden hiç bulaşmayacağım alıntı işine :)  kimi sohbet ve önerilerde Niççe okumadan önce H. Cibran okumalısın gibi şeyler duymamak pek mümkün değildir  buna katılmamakla birlikte bu tavsiyenin şu şekilde verilmesi taraftarıyım ilk fırsat bulduğun zaman H. Cibran okumalısın.

Kitabı okudukça tazeleniyor insan  gülümsüyor ve tehlikeli olan kısmı sizi düşünmeye teşvik edebilir mevcut hayatınızdan keyif alıyorsanız uzak durun aksi halde düşünmekten kaçamayabilirsiniz. "Uçamaman çok yazık"

27 Aralık 2017 Çarşamba

CANAN TAN En Son Yürekler Ölür


Bir kitap arkadaşımın "Ben okudum sıra sende" notuyla gelen kitaptır kendileri. İsmi aşkitoşluk kitabı gibi geliyor hatta sevip sevip kavuşamayan hasret çekenler gibi, ismi yanıltmasın dostlar evet içinde aşk var ancak öyle cıvık cıvık değil kulak memesi hamur kıvamında. Daha önce Canan Tan okumamıştım öyküleri de varmış bir ara okumayı düşünüyorum.

Kitap uzun sayılır 400 sayfadan biraz fazla, bir iki yerinde gözlerim ciddi şekilde su kaybetti. Sürekli tahmin ettiğiniz şekilde ilerliyor kitap bazılarını rahatsız edebilir bu durum fakat benim hoşuma gitti sanki hiç sürpriz yok! Kolay okunuyor sayfalar hızlı akıyor dili çok sade en sevdiğimden :) 

Her şey durağan iken olaylar gelişiyor. Ardından yine tahmin ettiğiniz gibi gelişmeler olmakta fakat bilginiz olmadan konularda tahminler yapmaya başlıyorsunuz (birçok kişinin bilgisi yaşamışlığı yoktur) çoğu da başarılı olmakta tahminlerin, belirtmeden geçmeyeyim ilk kez bir kitapta böyle konulardan bahsedildiğine rastlıyorum şaşırttı beni ve ilgimi çekti hatta okurken kendime tutamayacağım yeni bir söz bile vermiş olabilirim.


Kitap dediğim gibi hızlı akıyor bir ara tahminler tek maçtan yatan iddia kuponları gibi birikmeye başlıyor ancak her yatan yeni kupona rağmen yine aynı bahisi yapıyorsunuz ben de öyle oldu en azından :) Tahminleriniz doğrultusunda ilerlemediği için biraz kızmıyorda değil insan ne de olsa alışmış kudurmuştan :p

Sonrasında ne oluyor diye anlatmak adil olmayacaktır. Bir kez daha bu kitabı okumama vesile olan kitap arkadaşım teşekkürler..

TOMRİS UYAR Dizboyu Papatyalar


Neredeyse her öykü kitabında aşırı yükselip kimi öykülerde hadi ya diyerek düşmeye alışmışızdır, Dizboyu Papatyalar da olmadı bu evet bazı hikayeler içine çekmedi gibi beni ancak düşüş demek haksızlık olacaktır biraz durağandı demek daha doğru. Bazı hikayeler ise yükselmekle kalmayıp nan nirvana buymuş dedirtiyor.

Genel olarak keyifliydi kitap şahsen öykü kitaplarında acı arıyorum o zaman daha gerçekmiş gibi hissettiriyor. Ancak salya sümük değil küçük Emrah filimlerindeki Gülcan klişesi gibi hiç değil. Nasıl geleceğini bilemediğin ya da konduramadığın fakat yaşamak zorunda kaldığında kabullenmek doğruymuş gibi hissettiren acıları kast ediyorum. (Mazoşist değilim en fazla hepiniz kadar fetişist sayılırım )


İçinde 8 öykü var gün bitmeden hepsi bitiyor. "Behçet Bey'in sizi dövdüğüne, sık sık terkettiğine, kocalık görevini yerine getirmediğine, size maddi manevi baskı yaptığına, aranızda baştan beri ruhi imtizaçsızlık bulunduğuna tanrı ve devlet huzurunda yemin ederim." diye biten bir öykü vardı nefes almayı unutturacak kadar etkilemişti beni. Hakların En Güzeli ve özellikle Emekli Albay Halit Akçam'ın iki günü öyküleri çok sıkıydı dostlar.

22 Kasım 2017 Çarşamba

ZÜLFÜ LİVANELİ Huzursuzluk





 
Kitabın  sayfa kağıt kalınlığı normalden daha fazla gibi geldi bana dokusu güzel hissettiriyor :) ayrıca sayfa kenarlarına uygulanan mavi baskı boya ya da adı herneyse kitabın adına inat huzur veriyor.
Kitabın bende uyandırdığı düşünceleri sondan başa doğru anlatmak daha doğru sanırım. Bu kadar çok duygu değişimi ve odak durumumu değiştiren bir kitap daha olmadı.


İşte böyle olmalı lan diyor insan sanki biran ben de iyi biriyim daha önce hatalarım olmuş olabilir emme dünyanın dönmeye devam etmesini sağlayan o iyilerdenim dedirterek son cümleleri okuyor insan. 

 Hay anasını sattığım hayatı bunlarda oluyor ve biliyoruz sürekli tv de nette görüyorum fakat alışmışlığın uyuşturucu etkisinden sıyrılmak can yakıyor. Dötüne koyam hayat senin demek bir kez daha ne tatlı bir tatmin yaratıyor bünyede anlatamam. 

Evet evet hikaye başladı geç bile kaldı  kaç sayfası kaldı ki  zaten.

Hala odaklanamıyorum, ismi gibi huzursuzum biraz ara versem mi? Hikaye zayıf gibi sarmadı! Saçmalama nan Livaneli okuyorsun sabret kaçıncıya okuyorum bu sayfayı  iç sesim ne yapsam susyamacak gibi tekrar bekleyenler arasına mı alsam kitabı yoksa?


 
Sonuç olarak Livaneli abimiz yine dokunuyor içine insanın bir ara umutsuzluğa kapılmadım değil :)
Hele bir harese tanımı var defalarca okudum. Sanki savaşları bitirecek anahtarmış gibi..

29 Ekim 2017 Pazar

JONATHAN EVISON Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzu






Kim demiş indirimden kitap alınmaz diye? Kitapyurdunda kelepir listesinden 3 liraya almıştım zamanında, uzun vakit sırada bekledi gerçi buda benim ayıbım :D Gerçi şuan yine liste fiyatından satışta :(

Konusundan bahsedecek olursak bir şekilde hasta bakıcı olmak durumuna gelen Benjamin abimiz MD hastası Trevor ile ilgilenirken aralarında oluşan ilişki her zaman profesyonel davranmaması nedeniyle gölgesinde dinlenmekten kendinizi alıkoyamayacağınız o büyük ulu ağaçlar gibi dallanıp budaklanıyor gerçi her dal gökyüzüne ulaşamıyor elbet bazen erken kuruyanlar hatta dikkatsiz gölge severler tarafında kırılanlar oluyor. İkisininde geçmişinden gelen affedilecek insanları hatta affedilmek istedikleri günahları işleniyor zeki bir kurgusu var.

Yazar kişisinin okuduğum ilk kitabı isminden ve kitabın ilk sayfalarından dolayı alakasız konular bütünü ile eğlencelik bilgiler topluluğu sanmaktan alıkoyamıyor insan kendini  ancak 30-40 sayfa sonrasında sağlam bir roman olduğunu hissettiryor. 

Elsa,  Bob, Dot, Peaches, Forest, Trev, Janet ve daha fazlası var karakter olarak bazen esas oğlan ya da esas kız kim lan diye kalıyor insan. Benjamin Benjamin sanırım esas oğlanımız gerçi yaşadıklarına tanık olmaya başlayınca esas oğlan değilde yaşadıkları esaslı diyorsunuz ve empati yapmaktan imtina ederek o boktan hisleri yaşamaktan kendinizi korumaya yetmesini umut ediyorken buluveriyorsunuz. Böyle abarttığıma bakmayın salya sümük birşey değil hatta hiç o mod bulunmuyor 300 sayfa içinde. 

Akıcı bir dili var yoğun olmama rağmen 4 gün içinde üç sefer kitabı elime almamla bitiverdi. Alıntı yapılacak bölümleri var ki bence bir kitapta en önemli üç şeyden biri bu :) " Kaybedecek şeyleri olan insanları kıskanıyorum"  keşkeler ve hayatta bedavaymış gibi olan her yıl aldığınız biriken yaşların size kazandırdığı saçma olgunluk alıntıları mevcut. Okumayı düşünenlerin pişman olmayacağını düşünüyorum keyifli okumalar.