27 Aralık 2017 Çarşamba

TOMRİS UYAR Dizboyu Papatyalar


Neredeyse her öykü kitabında aşırı yükselip kimi öykülerde hadi ya diyerek düşmeye alışmışızdır, Dizboyu Papatyalar da olmadı bu evet bazı hikayeler içine çekmedi gibi beni ancak düşüş demek haksızlık olacaktır biraz durağandı demek daha doğru. Bazı hikayeler ise yükselmekle kalmayıp nan nirvana buymuş dedirtiyor.

Genel olarak keyifliydi kitap şahsen öykü kitaplarında acı arıyorum o zaman daha gerçekmiş gibi hissettiriyor. Ancak salya sümük değil küçük Emrah filimlerindeki Gülcan klişesi gibi hiç değil. Nasıl geleceğini bilemediğin ya da konduramadığın fakat yaşamak zorunda kaldığında kabullenmek doğruymuş gibi hissettiren acıları kast ediyorum. (Mazoşist değilim en fazla hepiniz kadar fetişist sayılırım )


İçinde 8 öykü var gün bitmeden hepsi bitiyor. "Behçet Bey'in sizi dövdüğüne, sık sık terkettiğine, kocalık görevini yerine getirmediğine, size maddi manevi baskı yaptığına, aranızda baştan beri ruhi imtizaçsızlık bulunduğuna tanrı ve devlet huzurunda yemin ederim." diye biten bir öykü vardı nefes almayı unutturacak kadar etkilemişti beni. Hakların En Güzeli ve özellikle Emekli Albay Halit Akçam'ın iki günü öyküleri çok sıkıydı dostlar.

Hiç yorum yok: